Seyahat et, Sıhhat Bul, Lisan öğren, Lisanı Yaşa

huseyin-arslan
Yr. Doç. Dr. Hüseyin Arslan

Seyahat olayının kendisi bereketli ve keyifli bir süreçtir.
Hareketli, dinamik, adrenalin yüklü ve üretici bir yapıya sahiptir.
Heyecan verici, seratonin üretici ve mutluluk hormonlarının aktif olduğu bir dönemdir…
Her anı yeni bir enstantane ile yüklüdür.
Siz hiç yurt dışına çıktınız mı? Yabancı bir ülkeye seyahat ettiniz mi?
Hangi ülkeye, hangi coğrafyaya seyahat edeceğinize nasıl karar verdiniz?
Seyahat etme fikri nasıl doğdu?
Ne zaman seyahat düşüncesine kapıldınız?
Ülke seçiminde neler etkin oldu?
Seyahat programınızı yaparken hangi şehirleri, hangi mekânları ziyaret edeceğinize ilişkin planlar ve programlar yaptınız mı?
Bunların ne kadarını gerçekleştirebildiniz?…
Bu tür sorular uzatıldıkça uzatılabilir…
Seyahat süreci yeni bir ortamda, yeni bir hayata başlangıç demektir. Seyahat edeceği yere ilk kez gidiyorsa kişi, yeni doğan bebek misali olumlu olumsuz düşüncelerle doludur. Umutlar, hoş ve güzel beklentilerin yanı sıra kuşkular, endişeler, korkular… zihin ve gönül dünyasını kuşatır…
Seyahat periyotlarında, seyahat aralığında alışkın olduğu hayat tarzının, sosyal ortamın, zihin ve fikir aleminin dışında bir başka dünyada yaşamaya başlar…
Seyahat hadisesi ile birlikte seyyahın hayatında pek çok değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler önce kişinin zihin dünyasında başlar… Gideceği yeri hedef alan nicelik ve nitelikte kişinin düşünce dünyasında, ufkunda, bilgisinde, değerlendirme ve öngörülerinde, hayal ve rüyalarında devasa bir değişim süreci ipleri eline alır…
Seyyahta bir adanmışlık hali başlar… Tasavvuftaki fenâ fi’llah olayının farklı bir boyutu burada cereyan eder… Seyyah, artık varlığını, seyahatin kendisine adamıştır. Beklentileriyle örtüşen bir seyahat edebilmek için maddi ve manevi varlıklarını, yeteneklerini ve edinimlerini seferber etmiştir…
Seyyah, heyecan ve macera dolu yolculuğunda sürekli öğrenen bir çocuk halini yaşamaktadır.
Sürekli çevresini sorgular…
Yeni dünyasını öğrenmeye ve tanımaya, bir başka ifade ile keşfetmeye… merak yüklü sorularla ve öğrenme içerikli bakışlarla karşına çıkan her şeyin özünü öğrenmeye çalışır…
Bu gayreti elbette kendisini ileride yoracaktır…
Sürecin kendisi yorucu olmakla birlikte bu aşamada bunu hissetmeyecektir.
Ama bu yorgunluktan haz alacaktır.
Tat ve keyif alarak mutlu olur…
Bu mutluluğu; her anısı hatıra olarak canlandığında ömür boyu yaşar….
Seyahatin farklı boyutlarını yakalamaya gayret eder. Kendini, beklentilerini, keşfe çıktığı bu yeni ülkeyi, yeni ortamı, yeni insanları.. bu seyahatinde en derin boyutları ile bulmaya çabalar…
Bu arada anayurdunda olduğu gibi temel ve insani ihtiyaçlarını temin etmeye çabalar… Yeme, içme, barınma, giyinme, korunma ve güvenlik ihtiyaçlarını gidermeye çalışır.
Yol ve otel bulma çabasına girer…
Yoldaş ve arkadaş edinir.
Bu eski bir arkadaş ve yoldaş olabileceği gibi yeni macerasında ortak yanları olan veya olmayan biri de olabilir.
Sadece bu seyahat esnasında karşılaştığı, bahtına düşen biri de olabilir…
Şu var ki seyahat arkadaşlığı, asker arkadaşlığı, okul arkadaşlığı gibi unutulmaz ve vazgeçilmez dostluklara yol açar… Artık sevinçli-hüzünlü günlerinizde-günlerinde hatırlayacağınız ve sizi hatırlayacak yeni arkadaşlarınız var demektir…
Profesyonel bir organizasyon aracılığı ile bu seyahate çıkmışsa bu konuda büyük bir kolaylıkla karşılaşabilir…
Ama yine de gruptan veya organizasyondan ayrı geçireceği zamanlarda bu ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak düzeyde sağlayabilmekte sürprizlerle karşılaşabilir…
Sürprizlerin tatlı ve keyif verici olması durumunda ortada bir mesele olmaz…
Ama her şeyin yolunda gitmemesi durumunda, herhangi bir noktada veya aşamada beklenmedik bir nahoş sürprizin zuhur etmesi halinde işte yeni ama çözüm bekleyen bir macera size işmar ediyor demektir… Göz kırpıyor, buyur gel diyor…
Örneğin bir yemek ihtiyacını giderme meselesi, bir yol bulma macerası, bir otele varma veya otel rezervasyonu hadisesi size maceralı bir zaman yaşatabilir…
Seyahat esnasında kafileden kopma başlı başına riskli-risksiz yeni maceralara kanat açabilir…
Yemek meselesi..,
Müslüman bir insan için özellikle Müslümanların yaşamadığı coğrafyalarda ya da az sayıda bulunduğu ortamlarda ciddi bir problem olarak size merhaba diyebilir…
Yemek, her şeyi yiyebilmek gibi bir lüksü olmayan Müslüman bir insan ister istemez helal gıdalar bulma endişesine kapılır…
Bir turistik organizasyon ile seyahat ediyorsa kısmen bu çözümü bulmuştur, denebilir. Ama bu duyarlığı olmayan bir organizasyon ile veya kendi başına ve rehberlik bilgilerini edinmeksizin yola çıkmışsa bu konuda çekeceği var demektir…
Bu durumda seyyahın, yolculuğa çıkmadan önce gideceği, ziyaret edeceği ve bulunacağı ülkenin pek çok yönden kültürünü incelemesi, araştırması, öğrenmesi, kendisini ilgilendiren veya ilgilendirebilecek olan hususlarda can alıcı noktaları not alması gerekir.
Nerede yemek yenebilir, konaklama yerleri ve fiyatları, gezilecek yerler… Görülecek kimseler ve mekanlar… Yiyecekleri, içecekleri hakkında bilgi derlemesi gerekir…
Seyahat bu.., kaç günlük olursa olsun, nereye olursa olsun. Kiminle olursa olsun… Amacı ne olursa olsun… Mutlaka bir sebebe dayalı iletişim kurma gereği ortaya çıkacaktır… Kesinlikle yerlisi ile temas ve diyaloga geçme gereği doğacaktır…
Adres sormadan tutun, su alma, su içme, telefon hattı ya da internet üzerinden iletişim kurma durumları oluşabilir…
Her zaman, her şey, tasarlandığı, planlandığı, düzenlendiği ve beklendiği üzere gitmeyebilir…
Grup içerisinde bir seyahat ise rehberiniz olabilir ama bir yere kadar… Rehberin hazır bulunmadığı şartlar ve ortamlar da oluşabilir… Yani iş başa düşebilir… Kendi dikişinizi kendiniz atmak zorunda kalabilirsiniz… Sorun ve probleme çözüm üretmek size kalabilir…
Bu durumlarda en iyi çözüm, bulunduğunuz ülkenin lisanını ya da uluslararası geçerliliği olan bir lisanı biliyor olmaktır. Konuşabiliyor olmaktır. ..
Bu lisan, ülkesine göre değişmekle birlikte bugün için bütün dünyada İngiliz lisanıdır. Ortadoğu ve İslam dünyasında

Arapça ve İngilizcedir.
Size dostane bir önerim, seyahat öncesinde en azından yüz-iki yüz cümlelik, olmadı, üç yüz- beş yüz cümlelik lisan bilgisine sahip olunuz. Mümkün ise gideceğiniz yerin lisanı ile olsun… Olmadı… İngilizce olsun bu cümleler…
Ya da yanınıza dijital veya basılı bir rehber kitapçık alınız…
Tabii, bu arada telaffuz meselesini önceden hal ediniz. Kulağınızı da bu dilin farklı telaffuzlarına hazırlayınız…
Seyahat esnasında kaybolma, yolu ve grubu kaybetme, eşya kaybetme, otel veya restoran adresi sorma… gibi cümleleri çalışınız…
Öncelikli olarak indiğiniz otelin kartvizitini, adresini yanınıza almayı aman göz ardı etmeyiniz…
Bir kaybolma veya otel adresi bulma söz konusu olduğunda cebinizde hazırda bulunacak bu kartvizit size bir kurtarıcı olabilir…
Sizi, hem seyahatinizi tatsızlaşmaktan hem, para ve zaman kaybından kurtarabilir…
Bir de sinir bozukluğuna birebir gelir…
Tatsız anılarla yurda dönme yerine tat ve keyif verici anılar edinmenize imkan verir. Fırsatları ayağınıza serebilir…
Boşuna dememişler… Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?…
Biz bu ikilemin hangisi çok bilmiş tartışmasına girmeyelim ama okumak ve gezmek insanı diri, canlı, neşeli, heyecanlı, dinamik, mutlu ve huzurlu kılar…
Okumak kadar gezmek de insanı geliştirir…
İnsana yeni yeni ülkeler, tabiatta var olan ilahi sırları, gizemli ve maceralı halleri öğretir… İnsanı olgunlaştırır…
Hayatı, toplumları, insan ve kültür çeşitlerini tanımasına kooocamaaan bir imkan sunar…
Zaten insanın bütün boyutları ile yeniliğe ve bilmediği şeylere ilgisi vardır…
Küçük bir seyahat, minik bir gezi bile insanı; bitkin bedbin ve umutsuz bir insanı, kendine getirebilir… Yeniden dirilmesine, gönlünün, ruhunun, gözünün canlanmasına, heyecanlara kapılmasına, hayata bakış açısını yeniden sorgulamasına fırsat verebilir…
Seyahat et, lisan öğren, öğrendiğin lisanı seyahat ortamlarında değerlendir… Geliştir ki gelişesin…
Kendi deneyimlerimden misal vermem gerekirse…
Gittiğim topraklarda bildiğim lisanları kullanmanın bana verdiği haz, lisan bilmeyip afallayan ve zorda kalan kimselere göre kolay çözümler üretebilmenin verdiği mutluluk ölçülemeyecek bir derecedeydi…
Buna bir de kafilemde olanların imrenerek bakışlarını ve takdir edici iltifatlarını eklersek… keyfine doyum olmaz…

İlginizi çekebilecek yazılar

Uzak Geziler – Malezya

Langkawi – Kuala Lumpur İSTANBUL İstanbul Atatürk Havalimanı’nda saat 12:00’de Navigatour yetkilileri ile buluşma. Saat …